20 Mart 2021

Frido Kahlo'ya Göre


Görseldeki tanımlamayı defalarca görmüş ama üstüne düşmeyerek "es" geçmiştim. Dün yine karşıma çıkınca sözün sahibini merak ettim ve araştırdım:

"Gerçek adı Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon olan Meksikalı ressam, 1907 yılında doğmuş ve 1954 yılında henüz 47 yaşında iken hayata veda etmiştir. Bir tek sanatıyla değil, özel hayatı ve politik görüşleriyle de tanınan Kahlo’nun, şanssızlıklar ve acılarla dolu bir hayatı olmuştur." (Alıntı)

Frida'nın bu tespitini son bir ayda sosyal medyada kaç insanın paylaştığını bilmiyorum ama çok kez paylaşıldığını biliyorum. Bu söz neden ilgi çekmiş, neden benimsenmeye başlanmıştı? İlk gördüğüm zaman da şimdi de bu sözü benimsemeyişimin birçok nedeni vardı. Detaylara inmeden kaba bir eleştirisini yapmaya çalışacağım.

"Cinselliğin bastırıldığı toplumlarda…" diye giriş yapıyor Kahlo, "dişinin her samimi davranışı erkek tarafından şehvet olarak algılanır."

"Toplum" denilen kavramın sadece erkekleri içermediğini ve bastırılmış cinselliğin de sadece kadınları içermediği bilinmezse, böyle yanılgılı sonuçlara ulaşmak kaçınılmazdır. Köleci Toplum'dan günümüze kadarki tüm süreçlerde ve toplumlarda cinselliğin bastırılması ile ilgili yasalar, görenekler vb., genel bir kural olarak her iki cinsiyeti de kapsamasına rağmen kaba bir tahminle %90 oranında kadınlara uygulanırken ancak %10 gibi bir oran da erkeklere uygulanmaktadır ki bunun da nedeni ataerkil sistemin dünyadaki hakimiyetidir.

Düşünceme göre Kahlo bu sözünü söylerken sınıf mücadelesini ya bilmiyorken bir "tepki" olarak söylemiştir ya da yeterli kavramamıştır. "Cinselliğin bastırıldığı toplumlarda…", örneğin Türkiye'de "dişinin davranışı erkek tarafından şehvet olarak algılanır"sa, tersi bir durumun geçersizliği için hiçbir neden bulunmamaktadır. Biri de kalkar:

"Cinselliğin bastırıldığı toplumlarda erkeğin her samimi davranışı kadın tarafından şehvet olarak algılanır." derse buna kim, nasıl doğru cevap verebilir ki?

Olguya tamamen cinsiyetçi yaklaşımı sergileyen bu sözün iler-tutar bir yanı yoktur. Konumuz bağlamında öne alarak söyleyeyim: Başta cinsiyetçi yaklaşım olmak üzere olguya ırk, dil, din, coğrafya, etnisite, kan bağı ve benzeri ayrımlarla yaklaşmak, yanlış rotanın en berrak göstergesidir. Benimsediğim düşünceye göre yapılması gereken tek ayrım, bireyin (ve giderek toplumların) emekten mi yoksa sermayeden mi yana olduğudur.

Ayrımsız bir insanlık temennisiyle…

Yorumlayın Paylaşın :)

Paylaşan: verified_user

0 Post a Comment: