14 Kasım 2022

Bilme

Değişik formlarda olan ve her bir formda kendine özgü çeşitli aşamaları ve gelişme / değişme aşamalarıyla insanın çeşitli güç ve yeteneklerini içine alan karmaşık diyalektik bir süreç olarak Bilme, doğrudan pratiğe bağlı olarak sosyal gelişim yasalarıyla koşullanan gerçekliğin düşüncede yansıması, kavranılması ve yeniden oluşturulması sürecidir. 

Bilme sürecinde, "canlı algının", insanın nesnel gerçeklik ile olan duyusal ilişkisinin rolü büyüktür. Duyumlar olmadan gerçeklik hakkında bilgi edinmek imkânsızdır. "Canlı algı", örneğin duyumlar, algılar, kavramlar, olguların araştırılması, fenomenlerin gözlenmesi gibi formlar içinde yer alır. Duyumlar insan ile objelerin dış nitelikleri arasında bir bağlantı kurar. Sıcak, soğuk, renk, koku, sertlik, yumuşaklık, vs.nin ayırt edilmesiyle insan nesnel yaşamdaki ilişkileri keşfeder; şeyleri birbirinden ayırt eder ve bizi çevreleyen gerçeklik hakkında çeşitli bilgiler edinir. Objelere ait imajların algılanması ve bu imajların zihinde birikmesi, insanın bu objelerle rahatça iş görmesini ve objelerin dış görünüşleriyle fonksiyonları arasındaki ilişkiyi kavramasını sağlar.

Bilme’nin duyumsal biçimi ne kadar önemli olursa olsun, objelerin özlerinin bilinmesine onun doğal yasalarına ulaşılmasına yeterli olamaz. "Canlı algı" ve deney verileri, kavramlar, analizler, kararlar ve benzeri tüm çıkarımlar daha üst derecedeki insansal bilgi kabiliyeti, yani soyut-mantıksal düşünce tarafından düzenlenir ve genelleştirilir. Düşüncenin mantıksal işleyişi de Tümdengelim ve Tümevarım, Analiz ve Sentez, varsayımlar vb gibi değişik formlar halinde olur.


Yorumlayın Paylaşın :)

Paylaşan: verified_user

0 Post a Comment: