11 Mart 2020

Sanatsal Edebiyat Üzerine



Derin bir konu…

Uzun yazıların pek de "rağbet" görmediği gerçeğini göz önüne alarak yapabildiğim ölçüde özleştirmeye çalışacağım.

Günümüzdeki tüm toplumlar, birçok sınıf ve katmanlardan oluşan sosyolojik bir gene sahip olduğu için, aynı şeye aynı yerden bakıldığı halde bile farklı anlamlar çıkarılabilmektedir ki bu durum, aslında, bu sosyolojik genin en net görsellerindendir. Sanat ve edebiyat üzerine yapılmış tüm edimlerde bunu görmüş, hatta kimi kez de yaşamış olmamız, en azından bir süre daha bu paradoksal eğilimli rotayı izleyeceğimizi gösteriyor. Sanat dediğimiz zaman onlarca değişik tanımlama edebiyat dediğimizde de karşımıza çıkmaktadır ancak bu farklı bir yazı konusu olduğu için geçiyor, "klasik anlamdaki" (Artık ne demek istediysem!) edebiyatın sanatsal yönüne ilişkin bir konudaki düşüncemi paylaşmaya çalışacağım.

Sanatın hangi alanı olursa olsun onun özgünlüğünü belirleyen, kullandığı sanatsal imgelerin oluşumunu sağlayan materyaller olduğu içindir ki, bir sanat eleştirisi yaparken bu materyalleri ve kullanımları ele ele alırız. Edebiyat da bunu yapmakta, hatta tüm sanatsal çalışmalara öncülük etmesi gibi bir yeteneği olduğundan hem bir bilim hem de sanattır; dil sanatıdır. Dil (söylem), kullanılabilirliği ölçüsünde duygularımıza seslenir, kullanılabilirliği ölçüsünde düşünceleri aktifleştirir dahası, kavramlar oluşturarak "şeylerin" isimlerini koyarak niteler ve bunların tümü sanatsal yaratıcılıkta yer alır. Burada önemli bir nokta var: Edebiyat böyle davranırken sanat bunu yapamaz; o, kayıtsız-koşulsuz imgeler yoluyla yapmak zorundadır.

11 Mart 2020
Yorumlayın Paylaşın :)

Paylaşan: verified_user

0 Post a Comment: