01 Mart 2023

Ampiriokritisizm

Ampiriokritisizm

 
Alman düşünür Richard Avenarius ile Avusturyalı fizikçi Ernst Mach’ın "görgül eleştiricilik" ismiyle sunulan öğretisidir. Bu öğretiye göre bilim özneldir, sadece pratik kolaylık sağlayan bir araçtan başka bir şey değildir. Çünkü ne matematik ne fizik hiçbir şey bilinemez. Nesneler duyum karmaşalarıdırlar, dolayısıyla doğa bizim duyumlarımızdan ibarettir. Duyumlarımız ise tarafsız olgulardır.


Alogizma

Alogizma

 
Mantıksal düşüncenin gerçeğe ulaşmada bir yol olarak reddedilmesidir. Alogizma, mantığın yerine sezgi, iman ve vahinin konmasıdır. Gerici filozoflarca irrasyonalizmin, mistisizmsin ve fideizmin haklı çıkarılmasında kullanılır. Alogizma, insanlığın sosyal tecrübesi ve bilim tarafından çürütülmüştür.


Algı ve Algı Gücü

Algı ve Algı Gücü

 


Objektif dünyanın duyu organları üzerindeki etkisiyle, bir objenin bilinçte beliren yansısı. Görme, işitme, dokunma biçimindeki duyumlar algı unsurlarıdır ama episte-moloji açısından en önemli algılar görsel algılardır. Bunlar, çevresiyle ilişkisi sıra-sında insanın tecrübeyle, yani dokunmakla bir objenin biçimini ye imajım, yapışım belirleyen el hareketlerinin etkisiyle edinilen duyumlardan meydana gelir. Objektif dünyanın doğru algısı, dış objenin zihindeki imajının yapısı ile bu objenin kendi yapısı arasındaki eşbiçimlilik’e (İzomorfi) bağlıdır. Algının bilme sürecindeki rolü şudur: 1) Örneğini "ada", "bitki", "insan" gibi objelerin mahiyetini açıklayan genel kavramların temelini teşkil eder; 2) Bilimsel kavramların oluşması için ilk maddeyi Algı aracılığıyla elde edilen imajların yapısından soyutlamayla elde edilen teorinin ilk unsurlarım teşkil eden bazı farklı bağlantıları ve ilişkileri sağlar. Algı, kavrayıştan farklı olarak, zihnin daha aşağı (bilinç dışı) bir formudur.

Algı Gücü ise fenomenlerin nedenlerini ve özlerini bulma, onları kavrayıcı bir biçimde araştırma ve karşıtların birliğini açığa vurma yeteneğidir.

Aksiyom

Aksiyom

 
Bilimsel bir teorinin hareket noktasını oluşturan ve ayrıca ispata gerek duyulmayan önermesidir. Antik Çağ'dan 19. yüzyılın ortalarına kadarki zaman içinde, Aksiyom, sezgisel bir açıklık ya da a priori bir doğruluk taşıyan bir şey olarak düşünülüyordu. Bu anlayış, Aksiyomların insanların binlerce yıllık pratik bilgi faaliyetinden gelen itibarî karakterini göz önüne almıyordu. Lenin, mantık figürlerinin Aksiyom haline gelebilmesi için insanın pratik faaliyetinin, bu mantık figürlerini insan zihninde milyonlarca defa tekrarlatmasına ihtiyaç olduğunu yazar. Günümüzün aksiyomatik metot anlayışı, Aksiyom’un aprioriliğini asla kabul etmez. Aksiyomların belli bir özelliği haiz olmaları gerekir; belirli bir teorinin bütün önermeleri, bu Aksiyomlardan, hem de sadece bunlardan çıkarsanabilmelidir. Ele alman Aksiyomların doğruluğu, belirli bir Sistem’in yorumlarının mevcut bulunması halinde belirlenir; eğer bu yorumlar mevcut ise, ya da hiç değilse, bu yorumların yapılması mümkün ise Aksiyomlar’ın doğruluğu kabul edilmelidir.