29 Ekim 2019

Bir "Muhalefet"in(!) "Muhalifliği"!


Irak-Suriye Tezkeresi, adına "Meclis" denilen yerde kabul edildi! Doğrusu bunun aksi bir sonucu konuya hâkim olan kimse beklemiyordu, çünkü iktidar zaten salt çoğunluğa sahipti ama… Evet, gelelim "ama"ya…

Siyasal yetkinlik bir tarafa, gördüğü şeyler karşısında bile reaksiyon gösteremeyen, tamamen güdülerle hareket eden ve bunun da doğru olduğunu savunan milyonlarca insan var. Bu insanlar beklentilerini adeta takım tutar gibi parti tutarak dışa vurmaktadır ki, bunlardan biri başında 90'ların karanlık ve kahpe cinayetlerinin işlendiği Tansu Çiller döneminin "prenses"i olan Meral Akşener'in "İyi Parti"si var ve diktatör kazıntısının koşulsuz savaş isteğine "Evet!" dedi.

Tezkerenin kabul edilmesinden hemen sonra grup toplantısında konuşan RTE, Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik linç ve saldırı girişimlerinden oluşan bir sunumu tüm ülkeye izlettirerek göz dağı verirken Çiller'in prensesi hemen ortaya çıktı ve "Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi, ülkemiz için başlı başına bir milli güvenlik tehdididir." diyerek ikiyüzlü, kalleş ve karanlık biri olduğunu yineledi. Sanki daha bir gün önce bunu destekleyen kendisi değilmiş gibi…

Tezkerenin süresi seçimleri de kapsayan iki yıllık bir süreç olduğu için çok daha can alıcı önem oluşturmaktadır. İstediği an, kimseye sormadan ve dahası kimseye hesap vermeden orduyu Irak'a veya Suriye'ye sokabilir. Yetki, böyle bir yetki! Sonra mı? Sonrasında aklıma gelen ilk birkaç olası durumu sıralayayım:

1) Eğer Irak ve Suriye'de Türk Ordusu kazanırsa, ora halklarının cesetleri üzerinden "milli ve yerli" nutuklar atarak iktidarını uzatacaktır;
2) Eğer Türk Ordusu orada kaybederse "mağdurları" oynayacak, yaşamını kaybeden gencecik çocukların tabutlarına kolunu dayayarak "şehit" edebiyatı yapacak ve iktidarını yine sürdürecek;
3) "Berabere" kalma durumunda olayı "dış güçlere" bağlayarak yeniden parti saflarında "milli birlik ve beraberlik ruhu"nu yükseltmeye devam ederek yine iktidarını uzatacak;
4) Savaşlar parayla yapılır, para için yapılır çünkü amaç daha fazla kazanmaktır ancak her savaşın çok büyük insan kaybına ve tahribatlara neden olduğu yeterince bilinmediğinden bilmeyerek de olsa bir "çığırtkanlık" yapılır.

Ve kimse de hesap-mesap SO-RA-MAZ!

Konuyu toparlayayım: Meral Akşener tezkereye "Evet" dedikten sonra ne dedi? "Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi, ülkemiz için başlı başına bir milli güvenlik tehditidir."

Tanıyın kanayan ülkemin karanlık hortlaklarını, tanıyın!

29 Ekim 2019




Yorumlayın Paylaşın :)

Paylaşan: verified_user

0 Post a Comment: