06 Mayıs 2021

Hayvanlara Bakıyorum da


Bilindiği üzere toplumu oluşturan tek tek bireylerdir ve genel bir ilke olarak, bireylerin, toplumsal davranışlara azami düzeyde uyum duyumsadığını iyi bilen emperyalist/kapitalist sistemler, genetik niteliği olan bireyciliği sürece yayarak toplumun yapısıyla oynar. Bu, onlar açısından önemli bir maddedir ve (haklarını yememek gerek!) bunu da yeterince başardılar!

Emperyalist haydutlarla beslemelerinin dünya halklarına karşı top-yekün bir savaşı giderek artırdığı günümüzde, eğer bir "suçlu" aranacaksa, hiç kuşkunuz olmasın ki emeğini satarak ancak geçinmeye çalışanların çok yüksek yüzdesidir. Tüm doğal, sosyolojik ve psikolojik yozlaşmalar da bu savaş ile at başı gitmektedir; başta medya olmak üzere her tür aracı ellerinde bulundurdukları için rahatça kullanarak toplumları "topluluk" derecesine düşürmeleri bir yana, ayrıca yabancılaştırdılar da.

Önce doğaya ve eşzamanlı olarak topluma yabancılaştırılan birey, sonra yaşadığı bölgedeki diğer insanlara yabancılaştırıldı ve bunu yakınlarındaki dostları izledi ancak bununla da yetinmeyen çeteler, ailesine karşı da yabancılaştırdı ve artık öyle bir noktaya gelindi ki, birey, kendine de yabancılaştırılmıştı! Kendine bile yabancılaşan birey bundan böyle faşist ve gerici sistemler için olgunlaşmış, her alanda kullanılabilir hale gelmiştir; özcesi, içindeki tüm insani değerler sıfırlanmış "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!"a ibadet eder hale getirilmiştir.

Hırsızlık, önceleri gizli olmasına rağmen onur kırıcı olarak algılanır, hırsızlığı kesinleşen insanlarla ipler koparılırken bugün açıkça yapılmakta ve yaptığı hırsızlık boyutunda devlet yönetimi hiyerarşisinde yer almaktadır; çok çalan yerel yönetimlere üye / kamu görevlisi vb. sıfatlarla gelirken daha çok çalan yerel yönetimlerin başına, çok çok çok çalanlar ise devletin en tepesine hiçbir rahatsızlık duymadan çöreklenmektedir. Sonunda durum öyle bir aşamaya gelir ki, hırsızlık, devletin tepesindekinin izni olmadan yapılamaz hale getirilir; ya çaldığından devletin tepesindekine pay verecek, ya yapmayacak, ya da "ileri demokrasi"yle yüz yüze gelecektir.

Kendine bile yabancılaştırılan bireyler, toplumda giderek yaygınlaşarak doğanın ve insanın yararına olan her şeyi talan ederler; ahlaki değerlerin de karşıtına dönüştürülmesi sonucu başta cinsellik olmak üzere yaşam adeta şiddet ve ahlaksızlık üzerine kurulur, karşı çıkanlar ahlaksızlıkla suçlanır(!) hale gelir ve itaat kültürü boy verir. Halkın oluşturduğu toplum artık itaat kültürüyle sıradan bir topluluk haline gelir.

Konuşmamı Walt Whiteman'in sözleriyle noktalıyorum:

"Hayvanlara uzun uzun bakıyorum da, hiçbiri kendi türünden birinin önünde diz çökmüyor!"

Erdem Çeliker
06 Mayıs 2021
 


Yorumlayın Paylaşın :)

Paylaşan: verified_user

0 Post a Comment: